Araç Paylaşımı Gibi Mobilite Çözümleri, Otomotiv Sektörünün Geleceğini Belirleyecek

Otomotiv endüstrisi; teknolojik, çevresel ve sosyal açıdan yaşadığı zorluklara karşın, yasal düzenlemelerle sürekli değişip gelişiyor ve kurallar her kıtada farklılıklar gösteriyor. TEB Cetelem, her yıl Cetelem Araştırma Merkezi’nin desteğiyle sektörde farklı konularda hazırlanan “Mobilite, Coğrafya, Kuşaklar – Otomotiv Dünyasındaki Bölünme” raporunun 2020 versiyonunda otomobillerin rol ve kullanım şekillerinin, kent merkezinde mi yoksa kırsal kesimde mi yaşandığına ve ayrıca kişilerin yaşına ve yaşadığı ülkeye bağlı olarak değiştiğini gösteriyor.

Araştırma otomotiv dünyasında bir bölünmenin var olduğunu ortaya koyarken, sürücülerin mevcut ihtiyaç ve beklentilerinin çok değişken olduğuna ve bunların karşılanabilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Mobilite Çözümleri, Otomobillere Alternatif Olarak Öne Çıkıyor

Cetelem Gözlemevi 2020 araştırmasında; otomobilin mali yükünün fazla olmasından dolayı toplu taşıma, yolculuk ve araç paylaşımı gibi mobilite çözümlerin otomobil sahibi olmanın önemini azalttığına dikkat çekiliyor. Bu konuda kentsel bölgede yaşayanlar ve mobilite çözümlerinin pek var olmadığı kırsal kesimler arasında görüş ayrılıkları bulunuyor. Kırsal kesimlerde ise toplu taşıma seçenekleri yeterince gelişmiş olmadığından otomobil sahipliği önemini koruyor.

Cetelem Gözlemevi araştırmasına katılanların beyanlarından elde edilen sonuçlara göre her 10 kişiden 6’sı otomobilleri olmadan yaşamaya hazır olduklarını belirtiyorToplu taşıma ağlarının gelişmiş olduğu kentsel bölgelerde bu oran artıyor. Toplu taşıma, gençlerin ve kentlilerin gözünde otomobile ciddi bir rakip olarak görülüyor. Toplu taşıma, yaygın olduğu mega kentlerde otomobile alternatif olarak öne çıkıyor.

Türkler, Araç ve Yolculuk Paylaşım Uygulamalarını Dünya Ortalamasının Üzerinde Tercih Ediyor

Araştırmada araç ve yolculuk paylaşımı gibi yeni mobilite çözümlerinin gittikçe yaygınlaştığı ve otomobil maliyetlerini düşürmek için ciddi bir alternatif olarak ortaya çıktığı gözlemleniyor. Yeni mobilite yaklaşımlarının büyük otomobil markaları tarafından yaratılması, otomobillerin geleceklerini sürüş paylaşımı ve araba paylaşımı gibi yeni uygulamalar etrafında inşa edeceği gerçeğini gözler önüne seriyor.

Otomobiller yeni paylaşım yöntemleri düşünüldüğünde sadece masraf kalemi olmaktan çıkıp, gelir kaynağına dönüşüyorTürkiye’de her üç kişiden ikisi araç paylaşımına açık olduğunu söylüyor ve aylık 105 Euro gibi bir tutar karşılığı otomobillerini araç paylaşımına açabileceklerini belirtiyor.

Tüketicinin Otomobile İlgisi Değişmedi

Cetelem Gözlemevi’nin 2020 araştırması ile 2017’de yayınlanan “Otomobilimi Seviyorum” araştırması karşılaştırıldığında ise aradan geçen üç yıl içinde tüketicilerin otomobillere olan ilgisinin pek değişmediği görülüyor. 2017 tarihli Cetelem Gözlemevi araştırması, 10 sürücüden 9’unun araçları hakkında olumlu ya da çok olumlu görüşlere sahip olduğunu vurgularken, 10 sürücünün 8’i ise otomobilleri olmadan yapamayacaklarını belirtmişti2020 yılı “Mobilite, Coğrafya, Kuşaklar – Otomotiv Dünyasındaki Bölünme” araştırmasına katılan her 10 kişiden 8’i ise araçlarına bağlı olduğunu belirtti.

Otomobil sahiplik oralarında son yıllarda gözlemlenen artış da otomobillere olan bağlılık ve sevginin göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Batı dünyasındaki büyük şehir merkezlerinde azalan otomobil sahiplik oranlarına karşın, sahiplik oranlarının arttığı Çin, Güney Afrika, Brezilya ve Türkiye benzer özellik göstererek otomotiv sektörünü etkileyen coğrafi bölünmeyi temsil ediyorABD’de ise otomobil sahiplik oranı en yüksek seviyede bulunuyor.

2020 Cetelem Gözlemevi araştırma sonuçları kuşaklar arası otomobillere olan bağlılık farklarını da ortaya koyuyor. Y kuşağının, 55 yaş ve üzeri kişilere kıyasla araçlarına daha bağlı olması otomobillerin gençlerin hayatındaki yeri ile bağlantılı olarak açıklanıyor. Kuşaklar arası bu fark en belirgin olarak Çin’de görülüyor. Türkiye’de ise gençler %85 oranında otomobillerine bağlı olduklarını belirtirken, 55 yaş ve üzeri otomobil sahipleri %76 oranında bağlılık gösteriyor. Bu oranlar dünya ortalamasının az da olsa üzerinde seyrediyor.

Otomobiller, İnsanların Düşlerini Süslemeye Devam Ediyor

Sürücüler, araç sahibi olmaya devam etme nedenleri sorulduğunda, pragmatik olmaktan ziyade idealist görüşler ileri sürerken katılımcıların %59’u, otomobilin kendilerine verdiği özgürlük duygusunun bu kararda etkili olduğunu belirtiyorKatılımcıların %38’i otomobillerini sevdiğini belirtirken %23’ü otomobilleri olmadan yaşamayı düşünemediklerini iletiyor. Türkiye’de ise otomobil sahibi olmaya devam etme nedeni olarak özgürlük hissini sevme görüşü öne çıkıyor.

Ankete katılanlara otomobil sahibi olmak ile ilgili düşünceleri sorulduğunda ise farklı görüşler belirtilirken, %39’u otomobil sahibi olmayı elzem bir ulaşım şekli olarak görüyor. Otomobil sahibi olmayı özgürlük ve zevk ile ilişkilendiren sürücülerin yanı sıra giderek artan mali bir yük olarak görenlerin oranı da oldukça fazla. Türkiye’de Otomobil elzem bir ulaşım şeklidir. görüşü ağır basıyor.

Araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların %50’si otomobilin kesinlikle gerekli olabileceği durumlar olduğunu düşünüyorBu görüş Çin’de %61 ile son derece yaygın, Türkiye’de ise bu oran%26.

Otomobiller, Çevre Kirliliğinin Esas Nedenlerinden Biri Olarak Görülüyor

Araştırmaya katılanların %66’sı otomobilleri bir numaralı kirlilik kaynağı olarak görüyorTürkiye’den araştırmaya katılanların %89’u, otomobillerin çevre kirliliğinin esas nedeni olduğunu düşünürken,dünya ortalamasının da %23 üzerinde görüş bildirdikleri görülüyor.

Ancak katılımcıların sadece %3’ünün otomobil sahibi olmanın çevreye karşı saygısızca ve zararlı olduğuna inandığı göz önüne alınacak olursa, sürücülerin kendilerinden ziyade kullandıkları araçların çevre dostu olması gerektiğini düşündüğü sonucu çıkartılabilir.

Katılımcıların %26’sı otomobilin düşük ekolojik ayak izine sahip olması gerektiğini belirtirken, özellikle kentlerde doğa dostu tercih olan hibrit ve elektrikli otomobil satın alma eğilimlerinde artış gözlemleniyor. Benzinli otomobil almak isteyenler hala çoğunluğu oluştursa da giderek daha fazla kişi hibrit ve elektrikli otomobilleri tercih ediyor. Dizel otomobillerin egemenliği ise son bulmuş gibi gözüküyor. Çevreye uyumlu otomobiller söz konusu olduğunda Türk katılımcılar hibrit otomobilleri %47 oranında tercih ederken, elektrikli otomobilleri tercih edenlerin oranı %35.