Lider küresel insan kaynakları ve yönetim danışmanlığı firması Mercer Türkiye ve Türkiye’de insan yönetimi alanında kurulmuş ilk sivil toplum kuruluşu olan PERYÖN – Türkiye İnsan Yönetimi Derneği işbirliğinde gerçekleştirilen ‘Koronavirüs Salgınının İş Hayatına Etkisi Anketi’nin sonuçları açıklandı
Anketin sonuçlarına göre; koronavirüs öncesinde evden çalışma uygulaması olan şirketlerin oranı yüzde 45 iken, süreç sonrası bu oran şirketlerin merkez ofis çalışanları için yüzde 95’e ulaştı. Bu süreçte şirketlerin yüzde 40,7’si çalışan motivasyonunda zorlandığını belirtti. Şirketlerin yüzde 74,3’ü iş hedefleri ve çalışanların yıl sonu performans hedeflerinde revize yapmayı düşünüyor.
Firmaların değişen iş gücünün sağlık, varlık ve kariyer alanlarındaki ihtiyaçlarını yönetmeleri için çözümler sunan ve danışmanlık veren Mercer ile PERYÖN – Türkiye İnsan Yönetimi Derneği tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının iş hayatına etkisini inceledi. Nisan ayında gerçekleştirilen araştırmaya göre; şirketlerin yüzde 59’u COVID-19 süreci tamamlandıktan sonrada uzaktan ve esnek çalışma modeli uygulamasına devam edeceklerini belirtiyor. Şirketler, bu yeni çalışma yöntemine adapte olmak için hem altyapısal aksiyonlarını hızlandırdı, hem de çalışanlarının adaptasyonu için gerekli adımları atmaya devam ediyor. Şirketlerin yüzde 72’si uzaktan çalışmaya adaptasyonu hızlandırmak amacıyla dijital çözümler ve kullanımları konusunda çalışanlarının gelişimlerine katkı sağladıklarını ifade ediyor.
‘KORONAVİRÜS SALGINININ İŞ HAYATINA ETKİSİ ANKETİ’, 103’ü global ve 64’ü yerel olmak üzere 167 şirketin katılımıyla gerçekleştirildi. Şirketler bu süreçte, acil durum eylem planı / kriz yönetim planının önemi, iş sürekliliği planının önemi, dijitalleşmenin önemi ile uzaktan ve esnek çalışmanın uygulanabilirliği ve etkin yönetimi konularında dersler çıkardığını belirtiyor. Salgın sonrası iş dünyasının dinamiklerinin bambaşka olacağı düşünülürken, şirketlerin yüzde 41,3’ünün çalışanlarını bu döneme hazırlamak için bir planı var; yüzde 58,7’sinin ise bir planı bulunmuyor. Satış ve diğer ekipler için dijitalleşmeyi destekleyecek ve uzaktan çalışmaya hazır hale gelecek sistemlerin kurgulanması, evden çalışmayla ilgili tüm çalışan ve yöneticilerin eğitimi, eğitim ve iş akışlarının online hale getirilmesi, proaktif kriz yönetimine öncelik verme ve iş sürekliliğini sağlamak amacıyla yedekleme süreçlerinin iyileştirilmesi şirketlerin planlarında yer alması gereken kriterler olarak ön plana çıkıyor. Şirketlerin yüzde 74,3’ü iş hedeflerinde ve çalışanların yıl sonu performans hedeflerinde revize yapmayı düşünürken, yüzde 25,7’sinin böyle bir planı bulunmuyor.
Salgında çalışanı motive etmek zor oldu
Anketin sonuçlarına göre; şirketlerin yüzde 44,9’u salgın öncesinde uzaktan çalışma modeli uygulamasına sahip olduklarını belirtiyor. Yüzde 55,1’i ise böyle bir uygulama kullanmadıklarını söylüyor. Salgınla beraber merkez ofiste uzaktan çalışma modeline geçen şirketin oranı yüzde 94,6. Saha çalışanları için uzaktan çalışma modeline geçen şirketlerin oranı yüzde 35,9 iken, şubelerde bu modeli uygulayan şirketlerin oranı yüzde 22,8. Şirketlerin yüzde 4,2’si ise bu modeli uygulamadıklarını belirtiyor.
Anketin sonuçlarına göre; uzaktan çalışma sürecine geçişin getirdiği en büyük zorluklar arasında yüzde 40.7 ile çalışan motivasyonu ilk sırada yer alıyor. Çalışan performans yönetim süreci, iletişim, teknolojik altyapı eksikliği ve evde çocuklarla çalışma öne çıkan zorluklar olarak sıralanıyor. Şirketlerin yüzde 60’ı çalışanlarının zihinsel sağlığını desteklemek amacıyla aksiyon aldıklarını belirtirken, yüzde 29’u oluşabilecek çalışan verimlilik kayıplarına yönelik aksiyonlar aldıklarını ifade ediyor. Verimlilik kaybını azaltmak için alınan önlemler arasında direktörlerin, yöneticilerin ve ekip liderlerinin çalışanlarla daha sıkı bir iletişim halinde olması, düzenli toplantılarla iş planı takibinin yapılması ve evden çalışma metotlarına yönelik bildirimler öne çıkıyor. Ofiste, sahada veya üretim aşamalarında çalışanlar için ise, serbest kıyafet, ek ikram ve yemekhane etkinliklerinin yanı sıra ekip motivasyon seanslarının düzenlenmesi yer alıyor.
Süreç devam ederse işten çıkarma düşünen şirketlerin oranı yüzde 16,2
Süreç ilerledikçe şirketlerin, alma ihtiyacı duydukları aksiyonlar da hızla değişiyor. Sürecin ilk haftalarında şirketler çalışanlarının bu süreçten en az etkilenmesi için gereken aksiyonları önceliklendirirken, sürecin 4’üncü haftasına gelindiğinde daha çok maliyet odaklı aksiyonların gündeme geliyor. Nisan ayında gerçekleştirilen anket sonuçlarına bakıldığında, şirketlerin yüzde 47’si belli çalışan grupları için idari izin kullandırmayı düşünürken, yıllık izinlerin kullandırılmasını zorunlu tutan şirketlerin oranı ise yüzde 45. Şirketlerin yüzde 82,6’sı eksi izin bakiyesi uygulamasına sahipken, belirlenen maksimum eksi izin bakiyesi ortalama 14 gün. Kısa çalışma ödeneğine başvurmayı düşünen şirketlerin oranı yüzde 46,7. Sürecin uzaması halinde işten çıkarma yapacağını belirten şirketlerin oranı ise yüzde 16,2.
Şirketlerin yüzde 9’u 2020 ücret artışlarını durdurdu
Türkiye’de ve dünya genelinde şirketlerin büyük bir çoğunluğu ücret gözden geçirmelerini Ocak ve Mart döneminde gerçekleştiriyorlar. Ücret artışlarını henüz gerçekleştirmeyen şirketlerin oranı yüzde 24. Bu şirketlerin yüzde 37.5’u (yani tüm şirketlerin yüzde 9’u) ücret artışlarını ertelediğini veya durdurduğunu belirtiyor.
Bu süreçle beraber şirketlerin dijital dönüşümleri hızlanırken, ücretlendirme trendlerinde de değişim öngörülüyor. Yeni iş yapma şekilleri ve yeni alışkanlıklar, beraberinde yeni kritik başarı faktörleri, performans kriterleri, ölçme ve değerlendirme araçlarını getiriyor. Şirketler çalışanlarına çalışma saatlerinde ve yerlerinde esneklik sağlarken performanslarını iş sonuçlarıyla ölçüyor.
Şirketlerin yüzde 39,5 bazı yan haklarda durdurma planlıyor
‘KORONAVİRÜS SALGINININ İŞ HAYATINA ETKİSİ ANKETİ’ne göre; şirketlerin yüzde 39,5’u bazı yan hakların ödemesini ve uygulamasını durdurmayı düşünüyor. Bunların başında ulaşım (% 24), servis (% 19,8 ve yemek (% 15,6) geliyor. Şirketlerin yüzde 41,9 ‘u salgına yakalanan çalışanının tedavi sürecinde finansal yardım yapmayı düşünüyor. Yüzde 58,1’i ise böyle bir yardım öngörmüyor. Çalışanın birinci derece yakınının salgına yakalanması durumunda tedavi sürecinde finansal yardım düşünen şirketlerin oranı ise yüzde 22,2.
Sürecin ardından şirketlerin çalışma koşullarında ve işleyişlerinde değişiklikler olmasının muhtemel olduğuna dikkat çeken Mercer Türkiye CEO’su Dinçer Güleyin, “Çalışanlarla ilgili alınacak tüm kararlarda, ekonomiyle empati arasında bir denge kurulması önemli. Şu anda tüm dünyayı etkisi altına alan salgının beraberinde getirdiği sorular, endişeler ve belirsizlikler de düşünüldüğünde bu denge daha da önem kazanıyor. Şirketlerin geleceğe hazırlanmalarını ve geleceğe yatırım yapmalarını sağlayan bir finansal modele ve kültürel zihniyete sahip olmaları gerekiyor. Amaç ve önceliklerin bu şekilde yeniden değerlendirilmesi, firma genelinde, ama özellikle insan kaynakları için hayati önem taşıyor. Son dönemlerde gerçekleştirdiğimiz çalışmalardan elde edilen bulgular, insan kaynakları dönüşümünün sürdürülebilir bir firma yapısı yaratmanın kilit bir bileşeni olduğunu açıkça ortaya koyuyor” dedi.
İş dünyasının pandemiye hazırlıksız yakalandığını ancak kısa zamanda hızla aksiyon aldığını anlatan PERYÖN – Türkiye İnsan Yönetimi Derneği Başkanı Berna Öztınaz’a göre süreç öncesinde kurumların gündeminde olan ancak tam gelişmemiş uzaktan çalışma kasları, süreç içinde oldukça güçlendi. Öztınaz, “İş yaşamı açısından çok da öngörülemeyen bir dönemin içinden geçiyoruz. Kurumların yakın geçmişte taslak olarak hazırladığı tüm kriz planları neredeyse gerçeğe dönüştü. İş – yaşam dengesi, uzaktan çalışma modelleri ve motivasyon konuları büyük önem kazandı. Araştırma sonuçlarına baktığımızda, çalışma modellerini hızla online sistemlere adapte eden yapıların yaşadıkları en büyük zorluk: Çalışanlarının motivasyonunu yüksek tutmak. Bu nedenle; internet erişimi, mobil cihaz temini, finansal kredi hatta öğle yemeği desteği gibi alışık olmadığımız pek çok yeni yan hakkın uygulamaya konulduğunu görüyoruz. Bu uygulamalar ile her ne kadar dijital bir modele geçiş yapsak da insan kavramının değerinin gittikçe artığının da bir göstergesi. PERYÖN olarak merkeze insanı koyan tüm kurumların süreci başarı ile atlatacağını öngörüyoruz” dedi.