Salgın, iş süreçlerini değiştirdi. İlişkileri etkiledi, iletişim kanallarını farklılaştırdı. Bilgi süreçleri ise yeniden tanımlanır hale geldi
Artık ne eskisi gibi olabiliyor ne de yeni durumu kavrayabiliyoruz.
Bu dönem, şirketlere olduğu kadar ülkelere de yeni sorunlar getirecek. IMF Başkanı Georgieva, 1929 Büyük Buhranı sonrası örneği yaşanmamış bu süreçte, 170 ülkenin küçüleceğini söylüyor. Türkiye de küçülecek ekonomiler arasında…
Benim üzerinde durmak istediğim konu; şirketlerin korona iş kültüründe ne yapacaklarına dair bocalama içinde olduklarıdır. Fiziksel mesafe, sokağa çıkma yasakları, duran işler, genişleyen işler derken… Kafalar hayli karışık.
Yavaş yavaş herkeste; “işler bir daha eskisi gibi olmayacak” algısı yerleşiyor. Terkedilen rutinler yüzünden çok sayıda işletmede organizasyon sorunları çıkmış. Yeni çalışma şeklinde bir yığın farklı süreç ise devreye girmiş bulunuyor.
İşveren ve yöneticiler kulaklarını; bilim insanlarından gelecek iyi haberlere kabartıyor. Zira salgının süresi, işletmelere köklü değişiklikler yapma ödevi yüklemeye başladı. Acaba bu geçici mi yoksa kalıcı mı? Daha doğrusu hangi süreçler artık kalıcı, hangileri de sürgit terk edilmeli…
En fazla kafa karışıklığı insan kaynakları alanında yaşanıyor. Evden çalışma pratiği, beyaz yakalılar için dahi “kurallar manzumesi” gerektiriyor. Bazı İK birimleri buna başladı bile. Mavi yakalılar için kalıcı çözüm bulunmuş değil.