İstanbul merkezli uluslararası pazar ve kamuoyu araştırma şirketi AGS GLOBAL, Covid-19 salgınının ikinci fazı olan “yeni normalleşme” dönemine dair iş dünyasının tutum ve beklentilerinin nabzını tutan geniş kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi
Covid-19 salgını Türkiye’yi ve dünyaya sarsmaya devam ederken, birçok ülke “kontrollü sosyal hayata geçiş” uygulamalarını başlatmış durumda. Türkiye’de de salgının ilk fazı geride bırakıldığı dönemde, “kontrollü hayat” uygulamalarının Haziran ayında derinleşerek “yeni normal” sürecinin başlaması ve birçok sektörün işine dönmesi bekleniyor.
AGS Global tarafından 7-9Mayıs 2020 tarihleri arasında önemli bölümü İstanbul, Bursa, Kocaeli, Adana, İzmir gibi sanayi ve ticaret merkezlerinden 286 iş dünyası temsilcisi ile gerçekleştirdiği ve “yeni normali” sorguladığı araştırma, katılımcıların aynı zamanda AB sosyo-ekonomik statü grubu tüketicilerini temsil eden profile sahip olması itibariyle kontrollü sosyal hayata geçişte tüketici yüzünü de ele alması bakımından ilgi çekici sonuçları kapsıyor.
Salgın Sürecinde Harcamalar Azalırken, Online Alışverişe Talep Arttı
Toplumun önemli bir bölümünün evde kaldığı bu dönemde katılımcıların %49’u harcamalarının azaldığını ifade ederken, harcamaların arttığını ifade edenlerin oranı ise %26,6. Salgın öncesi döneme göre harcamalarında yukarı ya da aşağı yönlü bir hareket olmayanların oranı ise %24,5. İş dünyasından karar alıcıların salgın sürecinde en çok talep gösterdiği ürünler arasında; gıda-meşrubat (%83,2) ve hijyen-temizlik ürünleri (%82,5) açık ara ilk sıralarda yer alırken, onları özellikle ilk panik etkisinin hafiflemesi ve evde “keyifli zaman geçirme” dürtüsüyle atıştırmalıklar (%42,7) takip etti.
Diğer yandan katılımcıların %44,8’i salgın sürecinde daha çok online alışveriş yaptığını ifade ederken, salgın öncesine göre online alışveriş davranışlarında değişiklik olmadığını ifade edenlerin oranı da aynı seyretti. İlgili süreçte, daha az alışveriş yaptığını ifade edenler ise %10,5 ile sınırlı kaldı.
Yerli Solunum Cihazı Projesi Alkışlandı
“Süreçte en iyi sınavı veren marka/firma” sorusuna verilen Baykar (%18,5), Arçelik (%13,4) ve Bioysis (%5) cevapları, katılımcılar nezdinde yerli solunum cihazı projesinin önemini ön plana çıkartırken, Trendyol (%10,1), Getir (%8,4), Migros (%8,4) gibi e-ticaret ve perakende markaları diğer hatırda kalan kategori içerisinde yer aldı.
Sürecin Sembolleri: Maske, Sağlık Bakanı Koca ve Kolonya & Dezenfektan..
Katılımcıların %81,8’ine göre salgın süreci en çok “maske” sembolü ile hatırlanacak. Her akşam TV ya da sosyal medyadan hanelere konuk olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise %65 ile süreçte sembolleşmiş bir isim olarak öne çıkıyor. Uzun bir süre rengi ya da görüntüsü üzerinde tartışmalar çıkan virüs ise %36,4 ile katılımcılar açısından sürecin en hatırda kalıcı sembollerinden biri. Gündelik hayatımızın bir parçasına dönüşen kolonya ve dezenfektanlar ise %30,8 ile sürecin sembollerinden biri oldu.
Başkanlık Sistemi Başarılı Sınav Verdi, Hükümet Temsilcileri ve Bilim Kurulu Üyelerine Güven Yüksek
Katılımcıların üçte ikisi çeşitli düzeylerde hükümet yetkililerinin süreçle ilgili söylemlerinin kendilerinde güven uyandırdığını ifade ederken, bu görüşe çeşitli düzeylerde katılmayanların oranı ise %18,2 ile sınırlı kaldı.
Araştırmaya katılan iş dünyası temsilcilerinin üçte ikisi Covid-19 salgınında Başkanlık sisteminin başarılı bir performans gösterdiğini belirtirken, bu görüşe katılmayanların oranı ise %20,3 olarak kaydedildi. Öte yandan, “kararsızlar” %13,3 paya sahip.
Diğer yandan, iş dünyası temsilcilerinin %76,2’si Bilim Kurulu üyelerinin söylemlerini çeşitli düzeylerde güvenilir bulurken, bu görüşe katılmayanların oranı ise toplamda %14,7 ile sınırlı kalmıştır.
İş Dünyasının Vurgusu: Tedbiri Elden Bırakmadan Tam Zamanlı İşe Dönüş
Haziran ayında yürürlüğe girmesi beklenen “yeni normal” senaryo kapsamında katılımcıların %78,3’ü tam zamanlı işe döneceğini ve izolasyon kurallarını harfiyen uygulayacağını ifade ederken, müşteri ziyaretlerinin bir süre gerçekleştirilmemesi (%32,9) bir diğer önemli planlama enstrümanı olarak öne çıkmakta. İşe, esnek çalışma saatleri (%28) modeliyle dönüş ise masada duran anlamlı seçeneklerin arasında. Diğer yandan, uzaktan çalışmayı kalıcı seçeneklerden birine dönüştüreceğini ifade edenlerin oranı %11,2.
Nitekim katılımcıların %73,4’ü salgın sürecinde dijital toplantı gerçekleştirdiğini belirtirken, bunların %81,9’u ise çeşitli düzeylerde dijital toplantı yöntemini oldukça faydalı/verimli bulduğunu ifade etmekte. İlgili yöntemi yeterince faydalı/verimli bulmayanların oranı ise %8,6.
Ramazan Bayramı: Köprüden Önceki Son Viraj
Katılımcıların %81,3’ü Ramazan Bayramı’nda sokağa çıkma yasağı fikrini desteklerken, %13,3’ü ise bu fikre karşı çıkmakta. Bu tablo, sosyalleşme şöleni olan Ramazan Bayramı’nda sokağa çıkılmasının bugüne kadarki emeklerin heba edilmesi anlamına geleceği ve köprüden önceki son viraja dikkat edilmesi gerektiği şeklinde okunabilecektir.
Katılımcıların Yaklaşık Yarısı Mart-Nisan aylarına göre Daha Ümitli
Katılımcılar arasında salgının Türkiye’yi etkisi altına aldığı Mart-Nisan aylarına göre daha ümitli olduğunu ifade edenlerin oranı %48,3 iken, çeşitli düzeylerde endişeli olanların oranı %38,5. Kararsızlar ise %13,3 paya sahip.
Çin Menşeli Ürünler Düşüşte, Yerli Ürünler Yükselişte
Katılımcıların %49’u Çin malı satın almayı düşünmeyeceği ifade ederken, %24,5’lik bir kesim Covid-19 sonrası “yeni normalde” Çin mallarını almaya devam edebileceğini belirtmektedir.
Aynı soru Türk malları için sorulduğunda ise; katılımcıların %86,7’sinin salgın sonrası yerli ürünleri tercih edeceğini ifade ettiği görülmüştür. Bu tablodan hareketle, Çin mallarına güvenin zayıfladığı, buna karşın yerli ürünlere güvenin arttığı sonucuna ulaşılabilmektedir.
Covid-19 Salgını: İşletmeler İçin Kuluçka, Kişiler İçin Gelişim Dönemi
İş dünyası temsilcileriin %55,2’si salgın sürecini işleri/ticari hayatı açısından iyi değerlendirdiğine inanırken, %18’i ise süreci iyi değerlendiremediklerini ifade etmekte.
Diğer yandan katılımcıların %72’si için Covid-19 salgınının etkilerinin en yoğunşekilde yaşandığı günler, kişisel gelişim için “iyi” değerlendirilirken, sadece %11,2’lik bir kesim bu süreci kişisel gelişimi açısından verimsiz bulmakta.Araştırmaya katılanların bu süreçte en fazla gerçekleştirdikleri aktiviteler arasında “aile ile daha çok vakit geçirmek” (%59,4) ilk sırada yer alırken, onu sırasıyla kitap okumak (%58), film izlemek (%38,5), manevi-dini hayata yönelmek (%38,5) takip ediyor.
İşyerlerini Çok Özledik
Katılımcıların %90,2’si iş yerinde çalışmayı özlediğini ifade ederken, özlemeyenlerin oranı ise %9,8 ile sınırlı kalmıştır.
Türkiye Ekonomisi Ümit Vaat Ediyor
Katılımcıların toplam %60,1’i çeşitli düzeylerde Türkiye ekonomisinin geleceğinden ümitli olduğunuifade ederken, çok ümitli olanların oranı %38,5. Ümitsizlerin oranı ise %17,5 seviyesinde.
AGS Global Araştırma Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet GÜLER, araştırmaya ilişkin yaptığı değerlendirmede şöyle dedi: “İkinci faza geçtiğimiz şu günlerde firma sahipleri ve yöneticilerinin sadece güncel ekonomiye yönelik değil, aynı zamanda gündelik hayata dair tutum ve davranışları oldukça ilginç veriler sağlamış gözüküyor. Zamanın ruhunu çağıran araştırmamızla dijital hayatın ve çevrimiçi alışverişin bundan sonraki hayatımızda seyri, yerli ve milli ürün temayülü, endişeler, özlemler, korkular ve umutlar gibi insanımıza dair rasyonel ve irrasyonel gerçekliği harmanladık ve gelecekte bizi neyin beklediği içgörüsünü anlamlandırmaya çalıştık” dedi. Araştırma ile aynı zamanda süreç boyunca kolektif hafıza yer edinen sembolleri, yardım kampanyalarının etkinliğini, hükümetin, başkanlık sisteminin ve bilim kurulunun performanslarını ölçtüklerini ifade etti.
İş dünyasının önemli bir bölümünün Haziran ayında işe dönüş yönünde kararlı olduğunu belirten Güler,‘Kilit vurgu, ekonominin çarklarının izolasyon kurallarına harfiyen uyularak yeniden döndürüleceği yönünde. Bu süreçte sosyal mesafe ve hijyen kuralları, daha çok dijital toplantı ve daha az müşteri ziyaretinin yanı sıra, e-ticaretin B2B çözümleri de içerecek şekilde genişleyeceğini ve daha rekabetçi bir görünüme ulaşacağını söyleyebiliriz” derken, bu rekabertçi dönemde markaların önlerine eklemeyi başaracakları sıfatların gelecekte var olup olmayacaklarını belirleyeceklerini ve sosyal ticaret, hizmetkar marka olma, dijital yetenekler, doğaya, insana ve çalışana saygı ile yerli kaynaklara sahip çıkmanın rekabette pozitif ayrışmanın “kilit kavramları” olacağının altını çizdi.